22 Aralık 2019 Pazar

91.6 RADYO BAŞKENT'TE GÜZEL ADANA İLE RADYO DERGİSİ PROGRAMINA KONUK OLDUM


22.11.2019 PAZAR GÜNÜ 11:00'DA 

FACEBOOK'TA YAYINDA BULUNAN GÜZEL ADANA SAYFASININ YÖNETİCİSİ  SN.CANER AYGÜN VE RADYO DERGİSİ PROGRAMINDA DEĞERLİ MODERATÖRÜ EMRAH YAVUZ'UN KONUĞU OLDUM.

6 Aralık 2019 Cuma

5 ARALIK DÜNYA MÜHENDİSLERLER GÜNÜ


Wikipedia’ya göre Dünya çapında kutlanan tek bir Dünya Mühendisler Günü bulunmuyor. Bunun yerine çeşitli ülkelerde birbirinden farklı tarihlerde Mühendisler Günü kutlanıyor. Türkiye’de bu Mühendiler Günü 5 Aralık iken Belçika’da 1 Temmuz, İtalya’da 15 Haziran, Rusya’da 22 Aralık…

Bunların hepsi sosyal medyanın algı yaratma ve paylaşım tetikleyici olarak kullandığı bir gün bence. Çünkü günlerin mutlaka bir hikayesi ve bir anlamı olmalı. Benim için 5 Aralık'ın tek anlamı 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesidir.

Mutlaka bir gün belirlenecek ise o gün 19 Eylül 1979 günü TMMOB tarihi açısından önemli bir gündür.

O gün TMMOB‘nin çağrısıyla mühendis, mimar ve şehir plancıları ekonomik ve demokratik talepleri için ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmişlerdi.

19 Eylül‘ün anlamı ve önemi doğrultusunda; TMMOB 41.Dönem Olağanüstü Genel Kurulu‘nda alınan karar çerçevesinde TMMOB Yönetim Kurulu‘nun 09 Ekim 2010 ve 108 No‘lu kararıyla 19 Eylül gününün “TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü” olarak kutlanması kararı alınmıştı.

Yani bizim günümüz 19 Eylül'dür...

Herkese sevgi ve saygılar...

6 Ağustos 2019 Salı

DURMAK YOK, MÜCADELEYE DEVAM!...


Görev ve Görevin Üstünlüğü

İnsanın hayatta bir amacı olmalıdır. Aksi halde serseri mayın misali sağa sola savrulabilir ve yolunu kaybedebilir. İnsanın amacı, değerler oluşturma temelinde olmalı. Amaçlanan her şey, bulunulan makama veya konuma göre değil, her koşul altında insanlığa pozitif değerler katmak üzerine olmalıdır. Düzenli çalışmanın ve emeğin sonucunda elde edilecek fikir ve değerler, bilime ve ahlaka uygun olmalıdır.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi değerler üretmek üzere ortaya koyduğum hedefime ilerlerken, yolculuğumu aşağıdaki ana temeller üzerine inşa etmeye çabalıyorum;

1. İnsan önce kendini gerçekleştirmeli ilkesiyle adeta heykeltıraş gibi kendimi inşa ediyorum. Hayattan beklentilerimi, yapabileceklerimi ve hayallerimi örtüştürerek bulunduğum her koşul altında ve konumda, çabalarımı yılmadan sürdürmeye gayret ediyorum. Ayrıca bulunduğum konumdan bağımsız olarak, ortaya koyduğum vizyon çerçevesinde, ortam yaratıp benzer veya farklı görüşlerin ortaya çıkmasını sağlayarak daha ilerici yeni fikir ve değerlerin ortaya çıkmasına çaba gösteriyorum.

Altını çizmem gereken diğer bir husus ise; mesleğimi, mensubu olduğum meslek odamı ve insanlara değer katan herkesi seviyor olmam ve benimsemem. Bu durum ilerlemem için itici bir güç sağlıyor.

2. İyi bir insan ve baba olmak yolunda, başta eşim, çocuklarım olmak üzere ailem ve yakınlarıma faydalı olmaya ve değer katmaya çabalıyorum. İnsanın kendine faydası olduğu zaman yakın çevresine, topluma ve insanlığa faydalı olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu faydayı kişisel hırs ve çıkar için değil pozitif değerler etrafında şekillendirmeye çalışıyorum. Bir baba olarak gerek ailemden ve gerekse iyi insanlardan emanet aldığım pozitif değerleri, çocuklarıma öğreterek topluma, ülkesine ve insanlığa faydalı insan yetiştirmeyi görev kabul ediyorum. Bu görevi yerine getirmemde en büyük destekçim, hayat arkadaşım Deniz, annem ve kardeşlerimdir. Sevgiyle yoğrulmuş aile ilişkilerinin insanı ileriye taşıyacağına inancını koruyorum.

3. Bireyin, önce yaşadığı şehrin ve ülkesinin sonra tüm insanlığın huzuru ve refahı için erdemli, çalışkan, eğitimli ve tutarlı olması gerektiğini düşünüyorum.  Aldığım eğitim, edindiğim mesleğin yardımıyla ve entelektüel birikimimi artırarak, başta şehrimiz ve ülkemiz olmak üzere insanlık için çalışmalarımı sürdürüyorum. Yaşam boyu eğitimi benimseyerek, bir yandan vizyonumu genişletirken, insanlara iyilikle dokunan kurum ve kuruluşlarda öncelikle gönüllü görev almaya çabalıyorum. İnsanlığa faydalı olma amacımı en önemli misyon olarak kabul ediyor ve benimsiyorum. Bu misyonun yerine getirilmesin de benden önce aynı misyonu üstlenenlerin, beni bu konuma taşıyan kişi ve kurumların emeklerini yadsımayarak ve üstüne değerler katarak, çalışmak gerektiğini düşünüyor ve görevin üstünlüğüne inanıyorum. Bu görevlere talip olmam veya davet edilmem durumunda, topluma, şehrime ve insanlığa faydalı olarak amacıma ulaşmak istiyorum.  Kendinden önce hizmet düsturuyla hareket edip insanlık için faydalı olurken, şahsi ve  küçük çıkarlardan uzak durmak gerektiğini düşünüyorum.

Yanlış anlaşılmadığıma inanarak yolumda ilerliyorum. İlk iki maddenin, kendi etki alanımda olduğu bilinci hareket ederken, son maddede belirttiğim amacımı gerçekleştirmek üzere olduğuma inanıyor ve iyi insanlardan oluşan çevremin desteğine her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyorum. Son maddenin gereğini yerine getirmekte mücadele etmekten asla vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğimde. 

Çünkü bana vazgeçmek öğretilmedi!...

DURMAK YOK MÜCADELEYE DEVAM...

06.08.2019
Hasan Emir KAVİ

16 Temmuz 2019 Salı

ADAM OLMAK ŞİİRİ


Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir


Yazan: Rudyard KIPLING

Çeviren: BÜLENT ECEVİT



10 Temmuz 2019 Çarşamba

KÖY ENSTİTÜLERİ - KARANLIĞI YIRTAN MEŞALELER

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kadın müfettiş, bir okulu teftiş etmek için görevlendirilir: 
Müfettiş okula gitmek için yola koyulur ancak yolda arabası hararet yapar ve aracı çalışmaz. Oradan geçen bir çocuk araca doğru yanaşarak yardıma ihtiyacının olup olmadığını sorar. 
Müfettiş: Araçlardan anlar mısın?
Çocuk: Babam tamircidir ben de bazen ona yardım ederim.
Arabanın motoruna bir bakış attıktan sonra, alet-edevat çantasını ister. Çocuk birkaç dakika uğraştıktan sonra, müfettişten aracı çalıştırmasını rica eder. Bu arada müfettiş bütün bu olanları dehşet içerisinde izler. Araç tekrardan hareket etmeye başlar.  Çocuğa teşekkür eder ve bu saatte neden okulda olmadığını sorar.
Çocuk: Bugün okulumuza müfettiş gelecekmiş ve öğretmenin dediğine göre benim sınıfın en tembel öğrencisi olmamdan dolayı evde kalmam gerekiyormuş.

***
Fikir: Yetenekler böyle bitirilir. Zeka ve üreticilik sadece dersi anlamak ile alakalı bir şey değildir. Her şahsı, yeteneklerini ortaya çıkarabilmek için uygun ortama koymak gerekir.

Köy Enstitülerinde her çocuk ilgi alanı ve yeteneğine göre değerlendirilip ona göre eğitiliyordu. Bütün öğrencilere standart dersler verilmiyordu.

Köy enstitülerinin duvarında ise şöyle yazıyordu:
"Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz…”


@Sema ERDOĞAN
#KARANLIĞI YIRTAN MEŞALELER BELGESİ

8 Temmuz 2019 Pazartesi

AGNOTOLOJİ : CEHALET BİLİMİ

Bugün dünyada kanserden sigaranın zararlarına, iklim değişikliğinden genetiği değiştirilmiş organizmalara kadar pek çok alanda gerçek ile gerçek olmayan arasında toplumun manipülasyonunun alabildiğine sürdüğü bir dönem yaşıyoruz. Bu da “Agnotoloji” denilen bilimin dünyada ve ülkemizde önemli bir uygulama alanı bulduğunu gösteriyor aslında.

Agnotoloji kısaca bilgisizlik bilimi demek. Menfaat gereği cehalet yaymanın arkasındaki sis perdesini aralayan bir bilim dalı. Neoklasik Yunanca’da agnosis ‘bilgisizlik’, ontoloji ise varlık felsefesi anlamına geliyor. Agnotoloji de ya bir ürünü satmak ya da çıkar elde etmek için kasıtlı olarak kafa karışıklığı ve yalan bilgi yaymanın incelenmesi oluyor. Ya da daha açık söylersek, toplumun bilgi sahibi olmasını istemeyen güçlü kurumlar tarafından yaratılan bilgisizliği inceleyen disiplin.

Ülkemizde pek bilinmeyen bu bilim dalını daha yakından tanımak isteyenler için cehalet yaymanın prensiplerini adım adım inceleyerek agnotolojinin kullanım kılavuzunu oluşturduk. Bu adımları uygulayarak siz de menfaatleriniz için cehalet yaymaya hemen başlayabilirsiniz.

1- Karşı tarafın doğru bilgi sahibi olmasını istemeyin

Agnotolojide temel amaç karşı tarafın doğru ve sağlıklı bilgi elde etmesini istememektir. Yani öncelikle toplumun kafa karışıklığı ve yalan bilgi ile donanmasını istemeniz gerekir.

2- Çıkar elde etme amacı güdün

Eğer yayacağınız bilgi saf ve doğru bilgiyse tek çıkarınız karşı tarafın aydınlanması olacaktır. Çıkarlarınız için bıkmadan usanmadan cehalet yaymaya devam ederseniz bir gün istediğiniz sonucu elde edersiniz.

3- Anlaşılamayan bir olgu bulun

İşin en önemli kısmı burasıdır. Cehalet yaymak için öncelikle insanların kafasında yer etmiş, zaman zaman aklına takılan, intrusive thought (vesvese) kabilinden bir olgu bulmalısınız.

4- Dengeli tartışma zemini yaratın

Soru ne kadar dengesiz olsa da cevabınız mutlaka dengeli olsun.

5- Kendi başınıza uzman olun

En iyi ben bilirim diyecek bir özgüvene sahip olmalısınız. Psikoloji, biyoloji veya tıp bilme gerekliliği gibi bir kısıt sadece gerçek bilgiyle hareket edenleri bağlar. Unutmayın, siz menfaat için cehalet yayan bir asılsız bilgi tüccarısınız.

6- Büyük resme bakmaya gerek duymayın

Burası en kolay aşama. Asgari ücretle karnı doyan, kredi kartına dokuz taksitle ev ihtiyaçlarını karşılayan, 120 ay vadeli krediyle ev sahibi olan, hafta sonu AVM’de alık gözlerle dolaşan ve çılgın projelerin ütopyasıyla tatmin olan toplum büyük resme bakmaya gerek duymaz. İşsizliğe, yoksulluğa, cehalete, gelir dağılımındaki dengesizliğe, adalet sistemindeki çarpıklığa, rant için yok edilen doğal alanlara kafa yormaz.

Umuyoruz cehalet bilimini öğretebilmişizdir. Bu adımları takip ederek artık siz de cehalet yayabilirsiniz.

Unutmayın, bilginin erişilebilir olduğu erişildiği anlamına gelmez. Cehalet, sadece bilginin yokluğu değil, politik ve kültürel mücadelelerin doğal bir ürünüdür.

İrrasyonel sayfasından kısaltılarak alıntılanmıştır.

22 Haziran 2019 Cumartesi

TMMOB MMO ADANA ŞUBE 24.Dönem Danışma Kurulu 5.Toplantısı


Değerli Meslektaşlarımız,
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kritik ve sancılı dönemlerinden birine tanıklık ediyor. Bugün yaşadıklarımız bir siyasal bir yönetilemezliğin sonucudur. Yapılan Anayasa değişikliğini toplumsal uzlaşı ile yapılmadığı için şu an içinden çıkılmaz bir ekonomik darboğazı beraberinde getirdi. Güçler ayrılığı ilkesinin yok sayıldığı Tek Adam Rejimi, bu derin krizin ana tetikleyicisidir. 17 yılda “israf ve rant ekonomisi” üzerine bir politika inşa eden iktidar partisi, bugün ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir. Artık Türkiye borç batağında ve tefecilere teslim olmuş durumdadır.
Özellikle Makina Mühendisi mezun sayımız yılda yaklaşık 5.000 iken Kamuda yeni istihdam edilen Makina Mühendisi sayısı yılda sadece 30 civarındadır. Bu izlenen “israf ve rant ekonomisi” sonucu, sanayi yatırımlarından ziyade tüketim toplumunu tetikleyici AVM inşaatları gibi ticari yatırımlar hız kesmeden devam etmektedir. Oysa biz biliyoruz ki bir ülkenin kurtuluşunun 1.basamağı olan SANAYİLEŞME tamamlanmadan, 2.basamak olan BAĞIMSIZLAŞMA gerçekleşemez, bağımsızlık olmadan da 3.basamak olan DEMOKRASİ ülkemize yerleşmeyecektir. Demokrasi olmadan da 4.basamak devletin amacı olan REFAH TOPLUMU’na erişmemiz mümkün olmayacaktır.
Geldiğimiz noktada yaşanan bu krizin büyüklüğü sadece mühendisleri değil; işçiyi, memuru, emekliyi, sanayiciyi, bankacıyı, esnafı, öğrenciyi derinden etkileyen bu sorunu, halının altına süpürerek, görmezden gelme lüksümüzün olmadığını gösteriyor. Hep birlikte çaba göstermek zorundayız. Görünüyor ki bundan 100 yıl önce bu topraklara Samsun’dan doğan güneşe yüzünü dönenler birlik içinde hareket etmeleri gerekir ki, ülkemiz tekrardan aydınlık günlere kavuşabilsin.

Değerli meslektaşlarımız;
Ülkemizde iktidar partisinin izlemiş olduğu ötekileştirme ve kutuplaştırıcı tutumların bir benzeri dünyada da maalesef dinleri kullanan karanlık zihniyetler tarafından da kullanılmaktadır.
Yeni Zelanda’da iki camiye yapılan silahlı saldırıda 49 insanın katledilmesi insanlık adına yeni bir utanç olarak tarihe geçmiştir. Emperyalizmin Ortadoğu’daki sömürü, savaş ve işgal politikalarının bedeli insanlığa ödetilmeye devam ediyor. Kendinden olmayanı hunharca katletmeyi meşru gören ırkçı ve faşist zihniyeti lanetliyor ve Yeni Zellanda halkına başsağlığı diliyoruz.
Türkiye’de 31 Mart 2019 günü gerçekleştirilen yerel seçimlerini iktidar partisinin BEKA meselesi olarak görmesinin yanlış olduğunu ve toplum tarafından da karşılık bulmadığını 30 büyükşehir belediye başkanlığının 15 AKP, 11 CHP, 3 HDP ve 1 MHP ile sonuçlanması göstermiştir. Siyaset topluma hizmet etmenin aracı olarak görmek ve kutuplaştırarak değil birleştirerek siyaset yapmak bu ülkenin ihtiyacı olan anlayıştır.

Değerli meslektaşlarımız;
Türkiye’nin de içinde bulunduğu BM’ye üye 193 üye ülke tarafından Eylül 2015’te New York’ta, 17 hedef ve 169 alt hedef olarak “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” kabul edilmiştir. Kabul edilen bu bildiri, 17 sürdürülebilir kalkınma hedefi ve uygulama, yenilenen küresel ortaklık yapısı ve izleme konularını içeren 169 alt başlıktan oluşuyor.
2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile yeni bir küresel kalkınma çerçevesi çizerek sürdürülebilir şehirler, iklim değişikliği, kuraklıkla mücadele, biyoçeşitliliğin korunması gibi çevre konuları sürdürülebilir kalkınma gündemine alınmıştır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde yer alan hedefler.

1: Yoksulluğa Son
2: Açlığa Son
3: Sağlıklı Bireyler
4: Nitelikli Eğitim
5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
6: Temiz Su ve Sıhhi Koşullar
7: Erişilebilir ve Temiz Enerji
8: İnsana Yaraşır İş ve Ekonomik büyüme
9: Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı
10: Eşitsizliklerin Azaltılması
11: Sürdürebilir şehir ve Yaşam Alanları
12: Sorumlu Tüketim ve Üretim
13: İklim Eylemi
14: Sudaki Yaşam
15: Karasal Yaşam
16: Barış ve Adalet
17: Hedefler için Ortaklıklar

Burada da son hedef olan “Hedefler için Ortaklıklar” birleşmeye, örgütlenmeye ihtiyacı bir kez daha göstermiştir.

Değerli meslektaşlarımız;
Şubemizin 24. Çalışma Döneminde kalan süre içerisinde 2 büyük etkinlik daha gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz. 23-26 Ekim 2019 tarihinde 10. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KONGREMİZİ ilk defa ULUSLARARASI olarak her zamanki gibi Çukurova Üniversitesi Mithat Özhan Amfisinde gerçekleştireceğiz. Bununla ilgili Düzenleme ve Yürütme Kurulu çalışmaları devam etmektedir. Aynı zamanda 5-7 Aralık 2019 tarihinde ENDÜSTRİ VE İŞLETME MÜHENDİSLERİ 1.Kongre ve 12. Kurultay olarak gerçekleştirilecektir. Bu Kongre&Kurultay ile ilgili de çalışmalarımız devam etmektedir.
Son söz olarak; Unutmayın ki, örgütlülük demokratik toplumun en temel özelliğidir. Bu bilinçle Üreterek Büyüyen, Paylaşarak Gelişen, Sanayileşmiş, Demokratik bir ülke ve insanına, çalışanına değer veren bir toplum yolunda hepinizi tekrar selamlıyoruz.





10 Haziran 2019 Pazartesi

10 Haziran 2019 12:30'da TRT ÇUKUROVA'da Canlı telefon bağlantısı ile katıldık.

10 Haziran 2019 12:30'da TRT ÇUKUROVA'da Canlı telefon bağlantısı ile katılıp, bölgemizdeki "ASANSÖR DENETİMLERİ" ile ilgili TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak görüşlerimizi paylaştık.

31 Mayıs 2019 Cuma

TRT HABER CANLI YAYIN KONUĞU OLDUM. "Pozantı Damlama mevkiinde meydana gelen araç yangınları ile ilgili"


31 Mayıs 2019 TRT Haber'de yayınlanan Canlı yayın ropörtajım...

Şahin Karamanlı ve Kameraman Fatih Mehmet Şenel yayınınıza misafir ettiğiniz için teşekkür ederim.

***
Facebook'tan gelen bir soruya cevabım;  "Motor freni araca zarar verir mi?"

Otomobiller de dahil tüm araçlarda Motor frenini sadece yokuş aşağı inişlerde değil gerekli hallerde her zaman kullanabilirsiniz.

Özellikle aracınızı yavaşlatmak istediğinizde frenle beraber yardımcı bir fren gibi kompresyondan yararlanabilirsiniz.

Buzlu, mıcırlı kaygan zeminler de, aracınız yavaş olsa bile en ufak bir frende kayma riski çok fazladır. Bu durumlarda yavaşlamak için en uygun hareket, vites düşürerek aracın kompresyon fren gücüyle yavaşlamasını sağlamaktır.

Vites değiştirme aralığı, benzinli ve dizel motorlarda çok farklıdır. Genel olarak benzinli motorlarda ortalama 2000 d/d ile 3250 d/d, dizel motorlarda ise 1800 d/d ile 2750 d/d arası vites değiştirmek uygun aralık olarak kabul edilir. Bununla beraber, her motorun kendi Max. Tork ( Çekiş Gücü ) değerleri arasında vites değiştirmek hem yakıt tasarrufu yapar hem de motorun ömrünün daha uzun olmasını sağlar. Araçların, motor tork değerleri el kitaplarında yazar.

Aracını belirtilen devirler arasında sürekli kullanman bir sorun çıkarmaz. Üst limitlerde kullanman aracının yakıt sarfiyatını artırır. Alt limitlerin altında kullanman durumunda aracında baygın kullanma denilen rahatsızlık olabilir. Uzun süre baygın kullanma sonucunda ise aracının motorunda, sübaplarında,hatta krank milinde hasar meydana gelebilir.

Unutmaman gereken bir şey daha var. Yüksek devirlerde ( 3500 d/d nın üzerinde ) ani kompresyon aracın motor triger kayışının diş atlamasına, kopmasına neden olabilir. Bu durumda yine aracın motor sübapları zarar görür.

Yani burada 5 bin devir seyrederken aracı 2 nci vitese al sorun çıkartabilir yada 5 vitesten 3 vitese direk almakta sorun çıkartabilir. Burada önemli olan motor devri vites aralıkları ayarlandıkça sorun yok demektir...

24 Nisan 2019 Çarşamba

16.Otomatik Kontrol Seminer ve Sergisi // Açılış Konuşması


Değerli katılımcılar,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odasının ve Çukurova Üniversitesinin 1987 yılından bu yana organize ettiği ve bu yıl organizasyonda bize güç katan Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin katılımıyla organize edilen 16.Otomatik Kontrol Seminer ve Sergisi‘ne hoş geldiniz.

Değerli katılımcılar,

TÜBİTAK’ın AR-GE desteği alan firmalara yönelik 2017 yılında yapmış olduğu bir ankete göre Türkiye'de sanayinin dijital olgunluk seviyesi Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında yer alıyor. Akıllı üretim sistemleri kapsamında en çok katma değer sağlayacağı değerlendirilen teknolojiler "otomasyon ve kontrol sistemleri", "ileri robotik sistemler", "eklemeli imalat" olarak öne çıkıyor.

Sanayi Devrimi’yle tarım toplumundan endüstri topluma geçen dünya, şimdi de bilgi toplumuna geçiyor; güç sahibi olmanın yolu da dijital yaşama uyum sağlamaktan geçmektedir. 1. ve 2. Sanayi Devrimi’nde dışa kapalı ekonomik politikaları ve savaş hali nedeni ile beklenen dönüşümü yakalayamayan ülkemiz şu anda sanayi konusunda 3. Sanayi Devrimi olarak tanımlanan Üretim süreçlerinin Otomasyonu için daha fazla çaba harcamamız gerekliliğini gözler önüne seriyor. Türkiye’nin önünde şimdi yeni bir yol var; Endüstri 4.0 dediğimiz elektronik devrim. Fabrikalar, evler, ofisler, özel ve kamu kuruluşları bu devrimle ileriye doğru değişiyor, dünyaya uyum sağlıyor. Her insan, farkında olsun olmasın, elindeki cep telefonu ile işyerindeki üretim cihazları ve evlerindeki elektronik eşyaları ile bu dönüşümün yadsınamaz bir parçası.

Değerli konuklar,

Sanayide tüm dinamiklerin üretimi otomatikleştirme eğilimine girdiği bir iktisadi sistem ve dönemde yaşıyoruz. Üretim süreçlerinin otomasyon olanaklarının daha geniş alanlarda uygulanmasına, insan gücünün ise bu sistemlerin kontrolüne yönelttiği günümüzde sanayileşme ile büyüme, kalkınma, gelir dağılımı, istihdam, refah ve verimlilik arasındaki bağlar maalesef tamamen kopmuş durumdadır. Aslında emeğin üretkenliğinin artması hem kalkınmanın kendisidir, hem de kalkınmanın hızını belirlemektedir. Ancak karşı karşıya olduğumuz temel sorunlardan birisi, emek, bilim, teknoloji, mühendislik ve otomasyonun endüstride ve bütün toplumsal yaşamda nasıl kullanılacağına dair ilişkinin tarif edilmesidir.

Bu tarif kapitalizmin azami kâr hırsı uğruna her krizde yıkıma uğratılan üretici güçler ve insan potansiyelini gözden çıkarma yönelimine karşı durabilmeli, otomasyonla emek arasında düzenleyici bir ilişki kurmalıdır. Bu saptama ışığında unutmamalıyız ki, emeğin varoluşu insanın varoluşudur. Bu varoluş biçimi korunmalı, insanca kılınmalı ve üstelik geliştirilerek geleceğe aktarılmalıdır.

Değerli dostlar,

Ülkemizde krizin etkilerini en sert şekilde yaşadığımız şu günlerde dayanışma ve işbirliklerine her şeyden daha çok ihtiyacımız var. Kriz anında alınan önlemler; genelde panik havasında yapılan müdahaleler işletmelere daha büyük riskler getirebilmektedir. Tek amacın günü kurtarmak için değil daha uzun stratejik çözümler geliştirmek için hareket etmeliyiz.

Odamız; çeşitli engellemelere karşın yılmaksızın Bölge sanayisiyle, yerel yönetimlerle, Üniversitelerimizle, Öğrencilerle, tüm teknik birimlerle birliktelik içerisinde çalışmalarını sürdürmekte ve BİLGİ GÜÇTÜR diyerek değişik sektörlerin ihtiyacı olduğu bilgi paylaşımlarını yapıyor ve yapmaya da devam ediyoruz.

Siz değerli katılımcılara, 2 gün sürecek etkinliğimizde; 2 ayrı salonda paralel olarak toplamda 36 ayrı sunum yapılacaktır.

  • 32 yıldan bu yana iki yılda bir gerçekleştirdiğimiz Otomatik Kontrol Seminer ve Sergisi çalışmasında gönülden ve özverili çalışmasıyla destek veren üyemiz Makina Mühendisi Sami DEMİRKIRAN şahsında tüm Yürütme Kurulu Üyelerine,
  • Mekânı sağlayan Organize Sanayi Bölge Müdürlüğüne,
  • Destek veren kişi, kurum ve kuruluşlara, stand açarak katkı sunan firmalara, sunum yapacak konuşmacılarımıza,
  • Şube Müdürümüz Hikmet PEKDUR şahsında etkinlikte emeği geçen tüm şube çalışanlarımıza

MMO Adana Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkürlerimizi sunar, etkinliğimizin tüm katılan taraflar için yararlı sonuçlar doğurmasını dileriz.

Tekrardan Hoş geldiniz.

Hasan Emir KAVİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

Adana Şube Yönetim Kurulu Başkanı